Güldür Güldür Show Programı Nerede? Kahkahanın Pedagojik Yansımaları Üzerine Bir Değerlendirme
Bir Eğitimcinin Gözünden: Öğrenmenin Gücü ve Gülmenin Eğitici Yanı
Öğrenmek, insanın kendini ve dünyayı dönüştürme yolculuğudur. Bir eğitimci olarak her zaman şuna inanırım: Öğrenme sadece sınıf duvarları arasında değil, yaşamın her anında gerçekleşir. Bu yüzden, bazen bir tiyatro sahnesinde, bazen bir televizyon programında, hatta bir kahkaha anında bile pedagojik bir derinlik bulmak mümkündür.
İşte tam da bu noktada, “Güldür Güldür Show programı nerede?” sorusu, yalnızca bir mekân arayışı değil; öğrenmenin, mizahın ve toplumsal eleştirinin buluştuğu bir öğrenme ortamını sorgulamak anlamına gelir.
Programın Yeri: Fizikselden Zihinsel Mekâna
Elbette kelimenin düz anlamıyla soracak olursak, Güldür Güldür Show çekimleri genellikle İstanbul’da, Show TV stüdyolarında gerçekleştirilmektedir. Ancak asıl soru, “nerede?” değil, “hangi bağlamda?” olmalıdır. Çünkü bu program yalnızca bir sahnede değil, toplumun gündelik hayatında, bireylerin zihinlerinde ve ortak hafızasında yer alır.
Pedagojik açıdan bu durum, John Dewey’in “öğrenme, yaşantıların yeniden yapılandırılmasıdır” düşüncesiyle örtüşür. Güldür Güldür Show, izleyicinin yaşadığı toplumsal deneyimleri mizah yoluyla yeniden yapılandırır, bireyin düşünme biçimini yumuşatır ve farkındalık yaratır. Kısacası, programın “nerede” olduğu, sadece coğrafi bir değil, bilişsel bir konumdur: öğrenmenin içinde, toplumun kalbinde.
Mizahın Eğitici Gücü: Gülmenin Öğrenmeyle İlişkisi
Eğitim tarihinde mizah, uzun süre ciddiyetin karşıtı olarak görülmüştür. Oysa modern pedagojik yaklaşımlar, mizahın öğrenmeyi destekleyen güçlü bir araç olduğunu ortaya koymuştur. Psikolog Lev Vygotsky’nin “sosyal etkileşim yoluyla öğrenme” kuramına göre, insan en iyi öğrendiği bilgiyi paylaşır ve etkileşim içinde geliştirir.
Güldür Güldür Show tam da bunu yapar. Sahnede kurulan mizahî diyaloglar, bireylerin kendini tanımasını, toplumsal kalıpları fark etmesini ve empati geliştirmesini sağlar.
Bir skeçteki espri yalnızca güldürmez; düşündürür, tartıştırır ve hatta öğreten bir yapılandırmacı öğrenme ortamı oluşturur.
Bu noktada Albert Bandura’nın sosyal öğrenme teorisi de devreye girer. Bandura’ya göre insanlar, model alarak öğrenirler. Güldür Güldür Show’daki karakterler, toplumun farklı kesimlerini temsil eden mizahî modellerdir. İzleyici, bu karakterler aracılığıyla hem güler hem de kendi davranışlarını sorgular.
Toplumsal Eleştiriden Bilişsel Farkındalığa
Birçok kişi Güldür Güldür Show’u sadece bir eğlence programı olarak görse de, aslında programın eleştirel pedagojik boyutu oldukça güçlüdür. Özellikle Paulo Freire’in “eleştirel bilinç” kavramıyla ilişkilendirilebilir. Freire, insanların dünyayı sorgulayarak dönüştürebileceğini savunur.
Programın skeçlerinde görülen bürokrasi eleştirisi, eğitimde fırsat eşitsizliği, toplumsal cinsiyet kalıpları, ekonomik adaletsizlikler gibi temalar, tam da bu eleştirel farkındalığı uyandırır.
Bir bakıma, Güldür Güldür Show sahnesi, bir toplumsal sınıf gibidir. Burada öğrenciler seyircidir, öğretmen ise mizahın ta kendisidir. Her kahkaha, bir öğrenme anıdır; her espri, bir düşünme davetidir.
Pedagojik Perspektiften: Gülmek, Hatırlamak ve Değişmek
Eğitimde “duygusal öğrenme” (affective learning) teorileri, öğrenmenin kalıcı olabilmesi için duygusal bağın önemini vurgular. Gülmek, bu bağın en etkili biçimlerinden biridir. Çünkü insan, güldüğü şeyi unutmaz.
Güldür Güldür Show, toplumsal olayları hafızaya komediyle kazır. Böylece hem bireysel hem de kolektif öğrenmeyi destekler. Bu anlamda program, eğitim psikolojisi açısından değerlendirildiğinde, duygusal zekâyı harekete geçiren bir öğrenme ortamı oluşturur.
Sonuç: Öğrenmenin Sahnesi Hepimiziz
“Güldür Güldür Show programı nerede?” sorusuna verilebilecek en anlamlı yanıt belki de şudur:
O program, yalnızca bir televizyon stüdyosunda değil; bizim toplumsal bilincimizde, düşünme biçimlerimizde ve öğrenme süreçlerimizdedir.
Gülmek, bir farkındalık biçimidir. Her kahkaha, zihinde yeni bir pencere açar. Eğitimci olarak ben, o pencerenin ardında öğrenmenin en doğal hâlini görürüm.
Peki sizce, gülmek sadece bir refleks midir, yoksa düşünmenin bir yolu mu?
Yorumlarda kendi öğrenme deneyimlerinizi, sizi güldürürken düşündüren anları paylaşın. Çünkü bazen en derin ders, bir kahkahanın içinde gizlidir.