İBB Sosyal Tesisleri Hangi İlçelerde Var? Kamusal Alanın Felsefi Anlamı Üzerine Bir Deneme
Bir filozofun gözünden bakıldığında, şehir yalnızca taş ve betondan ibaret değildir; o, insanın varoluşunu, ilişkilerini ve anlam arayışını yansıtan canlı bir organizmadır. İBB sosyal tesisleri de bu organizmanın damarlarında akan kamusal yaşamın sembolleridir. “İBB sosyal tesisleri hangi ilçelerde var?” sorusu, ilk bakışta coğrafi bir merak gibi görünür; fakat derinlemesine düşünüldüğünde, bu soru kamusal etik, bilgi anlayışı ve varoluşun mekânsal boyutu üzerine düşündüren felsefi bir davete dönüşür.
Etik Perspektif: Kamusal Alanın Adaleti
Etik, “doğru olan nedir?” sorusuna cevap arar. Bu bağlamda, İBB sosyal tesisleri birer ahlaki mekândır; çünkü toplumsal adaletin gündelik yaşamdaki somut karşılığını temsil ederler. İstanbul’un farklı ilçelerinde —Florya, Çamlıca, Beykoz, Emirgan, Kısıklı, Avcılar, Küçükçekmece, Arnavutköy gibi birçok noktada— konumlanan bu tesisler, “herkese açık olma” ilkesini savunan kamusal mekânların simgesidir.
Etik açıdan sorulması gereken soru şudur: Bir şehirde adalet, sadece mahkemelerde mi yaşar, yoksa bir bardak çayın herkese eşit fiyata sunulduğu bir tesiste mi görünür olur?
Bu anlamda İBB sosyal tesisleri, kamusal adaletin gündelik yaşamdaki küçük ama anlamlı sahneleridir. Burada kim olduğunuz, hangi gelir grubuna ait olduğunuz, hangi semtte yaşadığınız önemli değildir; çünkü masaya oturduğunuzda, şehir size eşit davranır.
Epistemolojik Boyut: Bilginin Paylaşımı ve Kamusal Deneyim
Epistemoloji, yani bilgi felsefesi, “ne biliyoruz ve nasıl biliyoruz?” sorusuyla ilgilenir. Bu bağlamda sosyal tesisler, modern şehirlerde kamusal bilginin üretildiği alanlardır. Bir masada çay içerken duyulan bir sohbet, bir yaşlının çocuklara anlattığı eski İstanbul hikâyeleri, ya da bir öğrencinin sessizce not aldığı düşünceler — hepsi, şehir bilincinin inşa edildiği mikro sahnelerdir.
İBB tesisleri, yalnızca ekonomik birer kolaylık değil; aynı zamanda bilgi alışverişinin, deneyim aktarımının mekânlarıdır. Bu yönüyle epistemolojik olarak “kamusal bilgi”nin demokratikleştiği alanlar olduklarını söyleyebiliriz.
Burada bilgi, kitaplarda değil, insanın varoluşunun içinde paylaşılır. Şehir, bir üniversiteye dönüşür; öğretmen, hayatın kendisidir.
Ontolojik Perspektif: Mekânın Varoluşu ve İnsan
Ontoloji, yani varlık felsefesi, “var olmak ne demektir?” sorusunu sorar. Şehirde var olmak, sadece yaşamak değil; aynı zamanda tanınmak, görülmek ve hissedilmektir. İBB sosyal tesisleri, bireyin şehirdeki varoluşunu görünür kılan alanlardır.
Bir birey, burada kahvesini yudumlarken yalnızca dinlenmez; aynı zamanda şehre ait olduğunu hisseder. Çünkü bu mekânlar, bireyin “biz” duygusunu yeniden kurduğu yerlerdir.
Ontolojik olarak, sosyal tesislerin varlığı şehre bir ruh kazandırır. Her tesis, bir kimliktir; Florya’daki tesis denizle, Emirgan’daki doğayla, Beykoz’daki tarihle, Arnavutköy’deki sessizlikle konuşur. Her biri varoluşun farklı bir tonunu yankılar.
Belki de asıl soru şudur: Bir şehir, insanına ait alanlar yaratmadığında, hâlâ şehir midir?
Felsefi Bir Harita: İlçelerin Anlamı
İBB’nin tesisleri, yalnızca coğrafi noktalarda değil; etik, epistemolojik ve ontolojik düzlemlerde de dağılmıştır. Florya tesisinde denizin dinginliği etik huzuru çağrıştırır. Beykoz tesisinde doğa, insanın bilgiyle kurduğu dengeyi hatırlatır. Çamlıca’da manzara, varoluşun yüceliğini fısıldar. Küçükçekmece’de halkın iç içe oturduğu masalar, toplumsal eşitliğin ete kemiğe bürünmüş hâlidir.
Her biri, şehrin felsefi haritasında bir kavramı temsil eder: adalet, bilgelik, varlık, paylaşım…
Sonuç: Bir Bardak Çayda Felsefe
“İBB sosyal tesisleri hangi ilçelerde var?” sorusu, aslında bizi daha derin bir sorgulamaya davet eder: Kamusal alanın anlamı nedir?
Etik olarak adaleti, epistemolojik olarak bilgiyi, ontolojik olarak varlığı barındıran bu mekânlar, modern şehirde insanın kendini bulabildiği nadir alanlardandır.
Felsefi bir bakışla söylersek, İBB sosyal tesisleri, İstanbul’un yalnızca fiziksel değil, ahlaki ve düşünsel haritasının da merkezindedir. Çünkü bazen bir bardak çay, bir felsefe kitabından daha fazlasını anlatır: varlığın anlamını, paylaşmanın güzelliğini ve adaletin sıcaklığını.